Hudeybiye* AntlaşmasıHicretin 6. senesi, Zilkâde ayı. (Milâdî
628)Rıdvan bîatı, Kureyşlileri fazlasıyla korkutmuştu. Peygamberimizin
üzerlerine yürüyeceği endişesine kapılarak, alelacele sulh teklifinde bulunmak
gayesiyle bir heyet gönderdiler. Heyette şu isimler vardı: Süheyl bin Amr
(başkan), Huveytip bin Abdü`l-Uzzâ ve Mikrez bin Hafs.
Kureyş müşrikleri üç
kişilik bu heyete şu direktifi vermişlerdi:
"Gidin, Muhammed`le sulh
anlaşmasında bulunun. Fakat buradan dönüp gitmek şartıyla. Eğer bu şartı kabul
etmezse anlaşmaya yanaşmayın."222
Peygamber Efendimiz (a.s.m.), Süheyl`in
gelişini, isminin "kolaylık" mânâsını ifade etmesinden dolayı hayra yorarak,
Sahabîlerine, "Artık, işiniz bir derece kolaylaştı! Kureyşliler, sulh yapmak
istedikleri zaman hep bu adamı gönderirler"223 buyurdu.
Sulh Heyeti
Peygamberimizin Huzurunda
Kureyş elçisi Süheyl bin Amr, Resûlullahın huzuruna
vardı. Önünde iki dizinin üzerinde diz çöktü. Peygamber Efendimiz ise bağdaş
kurmuştu. Müslümanlar da çevresinde oturmuşlardı.
Süheyl bin Amr uzun uzadıya
konuştu. Sonra Peygamber Efendimize sulh teklifinde bulundu. Peygamber Efendimiz
sulh tekliflerini kabul etti. Bundan sonra sulh şartlarının müzakeresi yapıldı.
Onlarda da anlaşmaya varıldı. Sıra anlaşma şartlarının yazılmasına gelmişti. Hz.
Ali musalâhanın şartlarını yazmak üzere kâtip tayin edildi.
Peygamberimiz,
Hz. Ali`ye, "Yaz!" dedi. "Bismillahirrahmanirrahim."
Süheyl bin Amr, buna
itiraz etti. "Biz, Bismillahirrahrrıanirrahim`i bilmiyoruz. Sen böyle yazma!"
dedi.
Resûl-i Ekrem, "Öyle ise nasıl yazalım?" diye sordu.
Süheyl,
"Bismike Allahümme, yaz" dedi.
Kureyşliler, eskiden beri
"Bismillahirrahmanirrahim" yerine "Bismike Allahümme`yi"
kullanırlardı.**
Peygamber Efendimiz, "Bismike Allahümme de güzeldir"
buyurduktan sonra Hz. Ali`ye, "Haydi yaz: Bismike Allahümme" diye
emretti.
Hz. Ali de aynı şekilde yazdı.224
Bundan sonra Resûl-i Kibriyâ
Efendimiz, Hz. Ali`ye şöyle yazmasını emretti:
"Bu, Muhammed Resûlullahın,
Süheyl bin Amr`la üzerinde anlaşmaya varıp sulh oldukları, icabının taraflarca
yerine getirilmesi kararlaştırılıp imzaladığı maddelerdir."
Kureyş heyeti
başkanı Süheyl yine itiraz etti, "Vallahi, biz senin gerçekten Allah`ın Resûlü
olduğunu kabul edip tanımış olsaydık. Beytullahı ziyaretine mani olmaz ve
seninle çarpışmaya kalkmazdık" dedi.
Peygamber Efendimiz, "Peki nasıl
yazalım?" buyurdu.
Süheyl, "Muhammed bin Abdullah diye kendi ismini ve
babanın ismini yaz" dedi.
Peygamber Efendimiz, "Bu da güzeldir" buyurduktan
sonra, Hz. Ali`ye, "Yâ Ali, sil onu. Sil de Muhammed bin Abdullah yaz" diye
emretti.225
Hz. Ali, "Hayır! Vallahi, ben Resûlullah sıfatını hiçbir zaman
silemem" diye yemin etti.226
Bu arada Müslümanlar da, Hz. Fahr-i Âleme karşı
besledikleri muhabbet ve hürmetlerinin eseri olarak, "Biz, Resûlullah
Muhammed`den başkasını yazdırmayız. Ne diye dinimiz uğrunda bu eksikliği, bu
hakareti kabul ediyoruz?" diye yüksek sesle konuşmaya başladılar.
Resûl-i
Kibriyâ Efendimiz, Müslümanlara seslerini kısmalarını ve susmalarını mübârek
elleriyle işâret buyurdu. Birden sustular. Bundan sonra Peygamber Efendimiz Hz.
Ali`ye, "Bana o sıfatın geçtiği yeri göster" dedi.
Hz. Ali, "Resûlullah"
kelimesinin geçtiği yeri gösterdi. Resûl-i Ekrem Efendimiz de onu eliyle sildi.
Yerine ise "İbni Abdullah (Abdullah`ın oğlu)" kelimelerini
yazdırdı.227
Peygamber Efendimizin, sulha ciddi taraftar olduğunu, sulha
giden yoldaki manileri ortadan kaldırmaya ne kadar gayret gösterdiğini bu bir
iki numûneden de anlamak mümkündür.
Musalaha Maddeleri
Müşrik
heyetinin yukarıdaki itirazları, Müslümanların bu itirazları kabul etmeyişleri
ve Peygamber Efendimizin her iki tarafı yatıştırması sonunda sıra musalaha
maddelerinin yazılmasına gelmişti.
Resûl-i Ekrem Efendimiz ile, müşrik
elçiler arasında geçen konuşmalardan sonra karara bağlanan maddelerden mühimleri
şunlardır:
1.Müslümanlarla müşrikler huzur ve emniyet içinde
yaşamalarını devam ettirmek için birbirleriyle 10 yıl harp
etmeyeceklerdir.
2.Peygamberimiz ve Sahabîler bu yıl Mekke`ye
girmeyip, geri dönecekler, ancak gelecek yıl yanlarına yalnız yolcu silahı olan
kılıç bulundurmak şartıyla gelip Kâbe`yi tavaf edecekler ve ancak Mekke`de üç
gün kalacaklardır. Müşrikler ise, o sırada şehri
boşaltacaklardır.
3.Medine`deki Müslümanlardan Mekke`ye iltica edenler
Müslümanlara iâde edilmeyecek, fakat Mekke`den Medine`ye velev Müslüman dahi
olsalar iltica edenler, istendiği takdirde geri
verileceklerdir.
4.Arap kabilelerinden isteyen Peygamberimizle,
isteyen de Kureyş`le birleşmekte serbest olacaklardır.228
Ashab-ı
Kiram`ın Hiddet Ve İtirazı
Resûl-i Ekrem Efendimiz her ne surette olursa
olsun Kureyş müşriklerini bir musalaha yazısı ile bağlamak ve bu surette İslâmın
siyasî kudret ve mevcudiyetini hem onlara hem de bütün Arabistan halkına
göstermek ve tanıtmak istiyordu.2 Bu sebeple, Kureyş heyet başkanı Süheyl`in
zahiren Müslümanların aleyhinde görülen teklif ve maddelerini de kabul ediyordu.
Bu inceliği bir anda kavrayamayan Ashab-ı Güzin başından beri hem hiddetleniyor,
hem de zaman zaman itiraz ediyordu.
Hattâ, Kureyş heyet başkanı Süheyl,
Peygamberimize, "Sizden biri bize gelirse reddetmeyelim. Amma bizden size bir
adam gelirse Müslüman olsa bile geri vereceksin" diye teklifte bulunduğu zaman,
Müslümanlar birden hiddete gelerek, "Sübhanallah! Müslümanların yanına gelmiş
bir Müslüman, müşriklere tekrar nasıl geri çevrilir?" diye itiraz etmişlerdi.
Sonra da Peygamber Efendimize, "Yâ Resûlallah! Bu şartı da kabul edecek misin?"
diye hayretle sormuşlardı.
Her şeye rağmen bir sulh akdedip, Kureyş
müşriklerine İslâm devletini resmen tanıtmak arzusunda olan Peygamber Efendimiz
Müslümanların bu itiraz ve suallerine şöyle cevap vermişti:
"Evet, bizden
onlara gidecek olanları Allah bizden uzak etsin! Onlardan bize gelip, geri
çevireceğimiz kimseleri de muhakkak Allah biliyor! Onlar için elbette bir
genişlik, bir çıkar yol yaratacaktır."230
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder